Şöyle çevremize baktığımızda, inanın öğle ilginç olayları görüyoruz, üzülüyoruz ve çok şaşırıyoruz!
Ulusal kanal haberlerinde; İstanbul'da mezar yerlerinin kalmadığı ve şuan boş mezar yerlerini çok büyük paralar ile satmaları ve yok boğaz manzaralı, yok havadar bir yerde söylemeleri karşısında, Rabbim sonumuzu hayır eylesin demekten başka söz bulamıyorum!
Bir başka olay insanın kanını donduracak cinsten.
Adı anne!
Ama anne demeye şahit lazım!
Bu kadın yeni doğurduğu çocuğu poşete koyup, çok soğuk kanlı bir halde o poşetteki bebeği salaya,salaya çöpe koydu. İnanın ağlamamak elde değil. Bunu kedi veya köpek yavrularına yapmaz derim.
Yine akıllara ziyan bir haberi izledik Ulusal kanalda. Sarhoş bir insan, hiç tanımadığı bir adamın yeni aldığı arabayı, kalas parçası ile pert etmesi akıl işi değil! Camdan bağıran bir ablaya da, ''polisi çağır'' demesi, inanın sinir katsayısını zorlayan hareketlerdi.
Ulusal kanaldaki bir başka haberde, abisini para için öldürdüğünü söyleyen cahil insanın bu yanlış hareketi, inanın beni yine ağlattı. Yahu, hiç para için senin canın ve kanından olan abiyi insan nasıl öldürür. '' Gardaş gibi Yar, Bağdat gibi diyar olmaz '' demiş bir atasözünde. Kusura kalmayın değerli okurlarımız, yemişim dünya malını. Gelip geçici mal için gardaşıma dünyayı değişmem derim.
Bunun gibi olaylar nedense çoğaldı ve hadsiz bu insanlara büyük cezalar verilmedikçe, daha çok izleriz bu üzücü haberleri televizyon kanallarında...
Şu üç günlük dünya’ya hırslarıyla bakarak, pis menfaatleri için her türlü pisliği yapan ve bu güzelim dünyayı yaşanmaz hale dönüştüren ve yaratılıştan en öne konmuş bu güzelliği tersine çevirip, ruhun ta derinliklerinde mahkum eden, ettiren, buna yol açanlar inanın midemizi bulandırıyor ve insanlığımızdan utanır hale geldik.
Güzel olanı takdir etmek lazım tabi yanlışı olanıda usulüne uygun bir şekilde anlatmak lazım bence.
Bizim milletimiz böbürleneni, dik kafalılık yapanı ukalayı, bencili sevmez.
Bizim milletimiz başı dik onurlu, haysiyetli, şahsiyetli, edepli, ahlaklı vefalı kendini bilen insanı çok sever.
Kendini bilmeyen, insanlıktan nasibini almamış zavallıların en hafifi ile, ağır bir cezayı hak ediyor bunlar değil mi?
Öyle ya yahu, nefsin nerede, ne oyun yapacağı belli değil ki, hep imtihandayız ölçü kaçsa hakka mahcubiyet var.
Hakka karşı asi olmanın yerini hangi hınç, ya da öç yahut şan veya nam duygusu alabilir ki, bunların hepsi elbet imtihan için konmuş nefsin tuzakları.
Kimi reziller, bu duyguyu taşımaya çalışan, hassasiyet gösteren insanları kolay lokma zennetme gafletiyle, sözüm ona mağrurane üzerine üzerine gidercesine bir tavır içine giriyor.
Elbet bu da büyük bir imtihan.
Kazananı da oluyor belki kaybedeni de.
Bu rezil insanlar rezil gitmiştir ama bir masumun hayatına sebep de olarak.
Kısacası biz haddimizi öylesine aşan bir toplum haline geldik ki, Allah-u Tealla yemeği yasakladı, pahalılığı getirdi, sosyal mesafeyi koydu. Ama hâlâ daha uslanmadık!
Nerden bakarsak bakalım tamamen gösteriş, israf, haram, kandırmaca şu an yaşadığımız hayat.
Ne yazık ki bunca müsibete karşı insanların kendine pay çıkarmaması, kendine çeki düzen vermemesi de ayrı bir sorun.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Saygılarımla...