2020 Yılı Elazığ adına ülkemizde ki diğer illerden çok farklı olumsuzlukların yaşanması ile geçti. İlimizde 24 Ocak’ta meydana gelen ilimizde büyük bir sarsıntıya neden oldu. Depremde çok şükür bir yıkım ve can kaybı yaşanmadı ancak depremin ardından ilimizde yapılan çalışmalar ile depremin verdiği olumsuz sonuçlara baktığımız da Elazığ 2020 yılını adeta yıkımlar ile geçirdi. Bu yıkımlar Pandemi süreci ile de birleşince gerçekten Elazığlılar adına olumsuzluklar arttı.
İlimizin depremi fırsata çevirmesi ve gelecek yıllara farklı bir yapıda taşınması çalışmalarının yapılmasını hayal ettik. Ancak bu hayal gerçekleşmedi. Evet, Devletimiz depremin hemen ardından ilimizde tüm kurumları ile kendisini gösterdi, insanlarımızın yaşaralırın sarılması için çalışmalarını başlattı. Ancak bizim beklentimiz bu süreçte Elazığ’ın ve Elazığlıların kazanmasıydı. Elazığ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önderliğinde TOKİ ve AFAD aracılığı ile konut yapımına başladı. Yapılan konutlar Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un açıkladığı gibi depreme dayanıklı modan yapılar olarak yapıldı. İlimizde son yaşadığımız 5,3 şiddetinde ki depremin bu konutlarda hissedilmediği belirtildi. Elbette ki bir deprem ülkesi olduğumuz göz önüne alındığında, gerek deprem konutları gerek kentsel dönüşüm çalışmalarında yapılan konutların artık depremlerde can kaybına yol açmaması planlanmalı ve buna göre yapılmalı. Nitekim Bakan Kurum’un açıklaması da yapılan konutların depreme dayanıklı olduğunu gösterdi.
Ancak benim beklentim, depremin ardından başlatılacak olan çalışmalarda ilimizin gerek altyapısı gerek üstyapısı ile geleceğe çok modern bir yapılanma ile taşınmasıydı. Yapılan binalardan vatandaşların sıkıntısı var. Depreme dayanıklı olarak yapılan bu binaların birbirine çok yakın olması, caddelerin geniş yapılmaması gelecekte yeni sıkıntıların ilimizde yaşanmasına devam edileceğinin göstergesi. Bu arada özellikle Mustafapaşa, Sürsürü gibi mahallelerde yapılan konutların küçük olması ve özellikle katlarda yer alan daire sayılarının artırılması önümüzdeki süreçte sıkıntılara davetiye çıkaracak.
Oysa depremin ardından Bakanlığın ilimizde yerel yöneticiler ve STK. lar ile gerekli istişareleri yaparak bu binaların yapımını projelendirseydi bugünkü tablonun yerine farklı bir tablo ve vatandaşların memnuniyeti söz konusu olacaktı.
Biz artık mutlulukları yaşamak istiyoruz. Bina ve konutlardan doğan emniyetsizlikler bu saatten sonra farklı bir çalışma yapılarak giderilmesi şansı yok. Geçen yıl yaşadığımız mutlusuzlukların yerini artık mutlulukların almasını istiyorum.
20 bin konutun tamamlanarak hak sahiplerine dağıtılması, depremde yıkılan okulların yapılması, iş alanlarının açılması, Pandemi sürecinde olumlu gelişmelerin yaşanarak normal yaşama dönülmesini istiyorum. Esnafların kısıtlamalardan kurtulması, insanların tekrar kucaklaşması, misafirliklerin başlamasını istiyorum.
Kısacası artık mutlulukları yeniden yaşamayı ve yaşatmayı istiyorum.